Michael Inside (2017)



Michael Inside (2017)


Baş karakterimiz Michael McCrea 18 yaşında Dublin’de yaşıyor. Küçük de olsa bir suç işlemiş ve denetimli serbest bırakılmış, bir öğretmenin zorbalığına maruz kalıp okulu bırakmış, annesi doz aşımından ölmüş babası ise hapiste, büyükbabasıyla yaşayan anksiyeteden muzdarip olduğunu söyleyen bir genç adam. Ya da zor da olsa adam olmak için uğraşıyor. Kız arkadaşıyla beraber takılıyor ve okul benzeri gençleri yetiştirme programına gidiyor. Herşey olabildiğince sıradan normal yaşanırken bir arkadaşına yardım etmek için onun abisinin uyuşturucusuna yataklık edeyim derken ufak bir hatası yaşamının altüst olmasına neden olur. İrlanda adalet sistemini ve suçlularını yakından tanıma fırsatı buluruz. Filmin ikinci çeyreğinde suçlular arasında hapishane yaşamı başlar.


Bazı filmlerde suç ya da suç dünyası romantize edilir ya. Bu birşeyi anlamak için bir başka yerden bakmak anlamında yerinde olabilir. Herhangi bir şeyin ne biliyim siyasi bir düşüncenin, bir insanın ya da yaşanmış toplumsal bir olayın eğilip bükülüp mükemmelleştirilmesi yanlış bir şey bence. Çünkü ne fizikte (yani doğada) ne de insan yaşamında (ne yazık tek başımıza yaşayamadığımız için buna da toplumsallık diyeceğiz) mükemmellik diye bir şey yok aslında. Ama fetişleştirmek ihtiyacı sanırım insanın yumuşak karnı. Tatlı tatlı kaşınması da pek hoşuna gidiyor.


Bu filmde kaşıma yok. Herhangi bir şey veya kişi mükemmel, suçsuz ya da madur değil. Olan biten bütün çıplaklığı ile yorumlanmadan gerçekçi bir biçimde aktarılıyor. Hapishanedeyken suçlular veya suç örgütleri (ya da bu filmde olmasa da meşru örgütler de olabilir) insanları ele geçirilip tehditle nasıl kullanır. Filmin en güzel tarafı (ilk çeyrekte konuyu azıcık uzatsa da) sonradan saflaştırarak anlatması. Yani ilk periyottan sonra top çevirme filân yok. Fazlalıklardan arındırılmış yaşanmışlıklara ve kitaplara ve filmlere bayılırım. Hapishanede geçen bölümler şiir gibi özün özüydü denebilir. 


Bir de şiddet sahneleri apaçık gösterilmese bile etkileyici olabiliyormuş. Hapishanede geçen ve doğal olarak şiddet içeren film için bu da güzel bir seçim olmuş bence. Bazen birşeyin etkileyici olması için insanların gözünün içine sokulması gerekmeyebilir. Çekimler çok özenli ve dikkatli planlanmış. Genelde mekânlar güzeldi ve ışık dikkatlice süzüldü. Bazı sahneler çok hoştu ve belki yenilik sayılabilir. Michael son duruşmasındayken hakim kararı vermeden önce uzun uzun konuşurken onun sesini duyduk ama kameranın planında sadece Michael ve avukatı vardı. Ve keskin hükümden sonra onun güzel suratı ve ince gözyaşları… Off bu çok hoş ve yaratıcı bir sahneydi.


Michael rolünde Dafhyd Flynn ince ayrıntılarla çok güzel bir iş çıkarmış. Çocuksu yüzüyle kırılgan Michael’ın şiddet dünyasının içinde her gün biraz daha keskinleşen sert ve kararlı birine dönüşümünü harika aktarmış kameraya. Bu ikinci filmiymiş. Başka işlerde görmek umuduyla. Saçma gelebilir ama bu filmin ismini ben İnsanın Bir Genç Adam Olarak Portresi koydum. Michael gibi Dublinli olan ünlü yazar James Joyce’un müthiş kitabı Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresinden mülhem. Kitabın çevirisi Murat Belge tarafından bence bir kuyumcu titizliği ile yapılmıştı. Neyse filme dönersek son söz; bence illaki izlenmesi gereken tertemiz bir irishişi…


tt7080960

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Night Flight (2014) - Ya-gan-bi-haeng

Brotherly (2008) - Kısa Film

Stikk (2007) - Sting - Kısa Film