Alpha (2018)


Alpha (2018)


merhamet ve cesaret aynı kişilikte buluşursa...

Günümüzden 20 bin yıl önce Paleolitik (yontma taş) devrinde Avrupa’da bir kabilenin yaşamı etrafında geçiyor film. İlkel toplumlarda (ünlü Fransız düşünür ve antropolog Claude Lévi-Strauss’un çalışmalarını okuduktan sonra bu toplumlara “ilkel” demek pek içimden gelmiyor aslında) en önemli olaylardan biri, ergenliğe erişen erkek çocukların kabile avcıları arasına katılma ritüelleridir. İşte böyle bir hikaye ve biraz sıradışı gelişen devamı… 


Kahramanımız Keda (Kodi Smit-McPhee) erkek olmaya ava gider kabile şefi babası ve seçme avcıları ile birlikte. Avda yaşanan bir kaza sonucu herkes yaşamayacağını düşünüp bırakıp gider onu. Keda ise mucizevi bir şekilde hayatta kalmayı başarır. Ancak vahşi doğa acımasız, o ise tecrübesizdir. Bir kurt sürüsü ile karşılaşır ve saldırırlar ona. Sürünün alphası yaralanır. Keda yaşamının en zor ve belirleyici kararını vermek zorundadır. Mızrağı havada kalır kararsız…


Keda, mızrağı ile değil kalbiyle hareket etmektedir. Annesi bu özelliği nedeniyle vahşi av yaşamında sağ kalamayacağından endişe etmektedir. Kalkan mızrak iner ve kurdu kucaklar Keda. Onu yaşatmak için uğraşır kendi yaralarını iyileştirmeye çalışırken. Böylece klişe de olsa çok güzel bir vahşi hayvan çocuk dostluğu yeşermeye başlar acımasız ve ot bile bitmeyen kayalık dağ zirvelerinde.


Babasının tavsiyesi; kabileyi yaşatmak için öldürmektir. Keda’nın seçimi ise yaşattığı bir vahşi kurt ile kabile olmaktır. Birbirlerini kurtarırlar. Keda “hiçbir şeyden korkmamayı” öğrenir. Böylece büyür ve “erkek” olur. Bunu da genel geçer yoldan değil kendi yolunda yürüyerek yapar. Filmin mottosu bence merhamet ve cesaret aynı kişilikte buluşursa pek harika olur


Yetişkinliğe ulaşmaya çalışan çocuklar için, insanlarla iletişim kadar hayvanlarla kurulan dostluklar her nedense bazen daha iyi sonuçlar verebiliyor. Bunun nedeni sanırım yetişkinliğe geçiş için en zor ve acı verici şeyin, saf kimlikten sıyrılıp kültürel-toplumsal kimliğe geçiş travmasını yenmek için saf bilinçaltından oluşan bir canlı ile birlikte deneyimlemelerin daha tatlı ve oyunsal bir geçiş gibi yaşanabilmesi.


Bütün filmi neredeyse Alpha ile birlikte sırtlayan Kodi Smit-McPhee çok doğru bir seçim olmuş Keda’ya can vermek için. Bu nedenle kendisine hasseten tebriklerimi sunuyorum. Ve hep olduğu gibi yeni filmlerini veya dizilerini özlemle bekliyorum. Diğer tüm oyuncular ve özellikle kostümler çok iyi ve çaba harcanmış olduğu belli. Bu kostümler, yeni bir moda yaratabilirler. 


Filmin göze çarpan en zayıf yönü diyalogların çok güçlü olmaması. Ama benim anladığım bu bilinçli bir seçim. Filmin tümünde bilmediğimiz bir dil ile konuşuluyor. Bu yine belki başta söz ettiğim Claude Lévi-Strauss’a bir atıf. Onun dil ve uygarlık araştırmalarına: gramer hapishanesi. Böylece görsel şölen daha bir ön plana geçiyor.


Bu filmi sinema salonu ve imax görüntü ve ses sistemi ile seyretmek apayrı bir zevk oldu benim için. Dağların zirvelerinde dolanmak, bizonların üstünüze koşmaları ve kuşların suratınıza doğru uçmaları hele o köpüş yavrularının kucağınıza doğru koşuşturmalarını izlemek… İzlemek değil de sanki yaşamak güzeldi.






tt4244998

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Night Flight (2014) - Ya-gan-bi-haeng

Brotherly (2008) - Kısa Film

Stikk (2007) - Sting - Kısa Film