Mother! (2017)


Mother! (2017)

IMDb

Sakin güzel kır evi ve etrafındaki güzel doğa manzaraları eşliğinde başlıyor film. İçinde yaşayan mutlu güzel bir çift. Adam (Him) ünlü bir şair. Kadın (Mother), hem kendi güzelliği ile hem de yaptığı yenileme ve boyama işleriyle evi güzelleştiren bir dişi kuş. Kısaca bir cennettir gördüklerimiz. Sonra kapıyı çalan yabancı bir adam. Sonra gelen onun karısı… Her şey açığa çıkmaya başlıyor. Bir evliliği evlilik yapan çocuktur, diyor gelen konuk adam. Onların çocukları da gelince eve işler iyice karışmaya başlıyor. Yavaş yavaş dehşete yuvarlanıyor her şey.


İşin ilginç tarafı, bunları tettikleyen hep Him. İşler karıştıkça eli büyütüyor adeta. Anlıyoruz ki şair artık üretememektedir. Olan bitenin hepsini kendi kafasının içinde yaşıyor ve bize izlettiriyor hissine kapılıyor insan. Dehşet filmleri belki de hep bundan ibaret aslında. Üretemiyorsan yani işler yürümüyorsa gerekli olan nedir? Kaos elbette, büyük patlama. Bunu tersi de geçerli tabii. Her şey yolunda, işler tıkırındaysa sıkılır insanlar yine çözüm aynı: kaos.


Bu film Rosemary's Baby (1968) filmini anımsattı nedense. Her şey masum bir kadını delirtmeye matuf. Anlaşılıyor ki şair içine girdiği çıkmazdan dolayı karısıyla ilişkiye de girememektedir. O nedenle Mother’ın çocuğu yok. Yaşanan kaos sonrası adam deli gibi yazmaya başlıyor. Mother hamile kalıyor. Karı koca yaratım sürecine giriyorlar. Ama işler karışmaya ve büyümeye devam ediyor.


Çocuk doğduktan sonra olanlar ayrı bir film. Hele 80. dakikadan sonra başka bir filme mi geçtik filan oluyor insan. Cennette başlayan film cehenneme döner. Çok boyutlu bir film. Ama buna eklektik de denebilir. Erkek - sanatçı; kadın - anne yaratımı. Erkeğin veya sanatçının hep başkalarına gereksinim duyması; hayranlara, takipçilere. Yani peygamber olmak ister hep ya da Tanrı. Kadının gereksinimi sadece ev ve aile.


Film çok ilginç. Ya sevilir ya nefret edilir. Ya da benim gibi ortada hayretle bakılır. Sanat sonuçta abartıdır. Yansıtma değil. Ama bu film biraz fazla abartmış gibi geldi. Kalabalıkların çocuğa yaptığı sanırım, hristiyanlığa pagan kültürlerden geçen şarap-ekmek yeme ayini yani komünyon (eucharist) ibadetine bir gönderme.


Belki de film bir batı kültürü eleştirisinden ibaret. Yönetmen Darren Aronofsky anlaşılan değişik biri. İzlediğim diğer filmi Black Swan (2010) unutulmaz bir filmdir benim için. Bu filmi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Filmde ne oluyor ne bitiyor hayretle izleyeceğim derken oyunculuk, kamera filan ben de bir iz bırakmadı.


tt5109784

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Night Flight (2014) - Ya-gan-bi-haeng

Brotherly (2008) - Kısa Film

Stikk (2007) - Sting - Kısa Film