Jasper Jones (2017)


Jasper Jones (2017)

IMDb

1969 yılı Avustralya’da küçük bir kasabada yaşayan Charlie Bucktin (Levi Miller) zamanını kitaplarla geçirmeyi seven ondört yaşında bir çocuktur. Aynı kasabadan tanıdığı anglo-aborjin Jasper Jones (Aaron L. McGrath)’un bir gece camını tıklatmasıyla Charlie’nin tüm yaşamı değişecektir. O gece Jasper, ağaca asılı bir kızın cesedine götürür Charlie’yi. Bu artık sancılı ve kayıplara gebe de olsa büyümenin başlangıcıdır.


Bu bir cinayet filmi değil ama. Aslında gizem ve çocukluktan gençliğe geçişin beraber harmanlandığı güzel ve katmanlı bir senaryo. Bu senaryo Craig Silvey’ın aynı isimli romanından uyarlama. Roman Tanrı'nın Unutulan Çocukları ismiyle Türkçe’ye çevrildi. Ben henüz kitabı okumadım, o nedenle filmden söz edebilirim sadece.


Avustralya filmlerini çoğunlukla sevmişimdir. Dünyanın apayrı bir ucunda bir göçmenler ülkesi. O nedenle ırkçılık daha keskin yaşanabiliyor. Ama kendilerini en acımasızca eleştirmesini de biliyorlar. Sanırım bizim hiç yapamadığımız bir şey olduğu için ilgimi çekiyor. Filmle ilk tanışmamı sağlayansa tabi Charlie’nin annesi Ruth Bucktin (Toni Collette). Çünkü bu kadının tam bir hayranıyım. Efsane dizisi United States of Tara’dan beri. Bu kadın her filminde tam bir çılgın ve marjinal anne rollerini harika yapıyor.


Yine aklı hep yaramazlıkta. Charlie’nin babasının dediği gibi, ana oğul birbirinize benziyorsunuz. Bu defa Levi Miller’la bir araya gelmeleri enfes olmuş. Bu Pan (2015)’ın unutulmaz oyuncusuna da bayılıyorum zira. Bu arada, Charlie'nin komşusu ve en yakın arkadaşı Jeffrey Lu (Kevin Long) çok komik bir tipleme olarak filme renk katmış. Bunu yapmakla kalmamış üstelik, ailesiyle beraber mahalli ırkçılığı da irdelemişler.


Ağaca asılı kız meğer aynı kasabadan onaltı yaşında Laura Wishart’mış ve ölmeden önce Jasper’in aşığı imiş. Ama Charlie bu cinayeti Jasper’in işlemediğine inanır. Gerçek katili bulmak için onun yardım çağrısını karşılıksız bırakmaz. Bu arada tesadüfe bakın ki Laura’nın kardeşi Eliza Wishart (Angourie Rice)’da bizim Charlie’ye vurgun.


Ama o yaşlardaki çoğu erkek çocuğu gibi Eliza’dan çok; tehlike, gizem, macera ve bunlara bağlı arkadaşlıklar ilgisini çekmektedir. Bu aşamada Charlie’nin olayları anlayabilmek için kütüphaneden Truman Capote'nun In Cold Blood kitabını alması çok manidardı. Annesinin ona söylediği bir söz çok hoşuma gitti. Her gece kendini Errol Flynn zanneden bir oğlansın. 





tt5091014

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Night Flight (2014) - Ya-gan-bi-haeng

Brotherly (2008) - Kısa Film

Stikk (2007) - Sting - Kısa Film