Red Family (2013) - Bulg-eun gajog

 

Red Family (2013)
Bulg-eun gajog 

IMDb

Seul’de (Güney Kore) yaşayan bir aile. Aslında görüntüde aile. Bilgi toplamak ve Kuzey Kore’den kaçıp Güney’de yaşamaya başlayan ve geldikleri yerde olup bitenleri ifşa eden kişileri yok eden bir ajan topluluğu onlar. Eğlenceli ve düşündürücü bir dille sıkmadan anlatılıyor onlarla ilgili olan biteni. Bu yapma ajan aile zamanla gerçek aile olurlar. Aile olmalarını sağlayan, Kuzey’deki özledikleri aileleri ile ilgili endişeleri ve özlemleri ve Güney’de yapmak zorunda kaldıkları insanlık dışı şeylerdir. Biraz da komşuları gerçek ama onların gözünde yozlaşmış kapitalist aile bireyleriyle ilişkileri. Bu yapma aileyi yöneten ajanın bu durum karşısındaki sözü, Birbirinizi bu kadar önemserseniz hepiniz ölürsünüz. Kuzeydeki aileleriniz de buna dahil. Burada bir aile olursanız Kuzey’deki aileleriniz çeker acısını. Unutmayı siz sadece aile rolü yapıyorsunuz.


Görevin her şeyden kutsallığı, insanı insan olmaktan nasıl çıkartıyor. İstedikleri zaman sarılıp, istedikleri zaman kavga bile edemiyorlar. Kapitalizmin özgürlükleri de bazen aynı yabancılaşmayı birey açısından getirebiliyor. Bazen farklı şeyler aynı noktada nasıl birleşiveriyor. Kuzey’le Güney anlaşabilir aslında, dedirtiyor. Asya sinemasının çokça klişesi ve naifliği var filmde. Yönetmen ayrıksı olsa bile… Ama çokça da şaşırtıcı yaratıcılığı içinde barındırıyor.

Yönetmen Ki-duk Kim sinemasıyla yeni tanıştım sayılır. Genel olarak insanın ve seyreden insanın içini kazıyan biri. Bambaşka dili var ve sanki her filminde farklı biri konuşuyor. Kendi yaşamı ayrı bir muamma. Seyrettiğim filmlerinden Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom (2003) - İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış ve İlkbahar beni büyüledi. Onunla ilgili ayrıca yazmak gerek.


Filmin özgün yani Kuzey Kore ve Güney Kore arasındaki sosyolojik ve ideolojik farkları bir olay örgüsü içinde tarafsızca - tarafsızlık mümkünse - anlatabilmesi. Ya da totaliter ve liberal toplum arasındaki farklar… Film bittiğinde beni en çok düşündüren… Ailenin insan için en büyük gereksinim olduğu - belki de karşılıksız sevginin? (Karşılıksız sevgi var mı?) Kadının ailedeki ve insan yaşamındaki inanılmaz gücü. Ve en komiği de… Aile olmak için de ancak kedi köpek gibi kavga etmek mi gerekiyor? O zaman Kuzey’le Güney barışmalı ve birleşmeli mi demeli? Çünkü;

İnkâr ettikçe içinizdeki şüphe büyüyor.
Geçen onca yıl boyunca öldürdük de ne oldu?


Bırakın yanlış da olsa insanlar içinden gelenleri istedikleri gibi yaşasınlar. Kim neyin doğru olduğuna karar verebilir ki… Bu da ajan ailenin dedesi ile oğlu arasındaki diyalog.

- Bazen biz de o kuş gibi yaşamak için anlamsızca çırpınıyormuşuz gibi geliyor.

+Öyle olsa da elimizden ne gelir ki?

- Öyle olsa da elimizden ne gelir ki?

+ Siz daha iyi bilirsiniz. Bize nazaran daha çok şey görüp geçirdiniz.

- Kuzeyli de olsan Güneyli de olsan, en önemli şey sağlık. İdeoloji, uyruk gibi şeylerin hepsi aslında birer aksesuardan ibaret. Hayatta kalmış olmak bile ne kadar büyük mucize.

+ İyi misiniz?

- Pencereye çarpıp çırpınarak ölen kuş bana kendimi anımsatıyor. Güzel günler bizi bekliyore diye diye… Kırk yıl boyunca dedikleri herşeyi yaptım ama… Hayatımdan da aldı götürdü, emir veren de öldü gitti. Merak ettiğim şeyleri soracak kimse yok. Herşeyi içime ata ata yavaşça tükendim. Acıyorum kendime.




tt3254646

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Night Flight (2014) - Ya-gan-bi-haeng

Brotherly (2008) - Kısa Film

Stikk (2007) - Sting - Kısa Film