Kayıtlar

Mart, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Die Mitte der Welt (2016) - Center of My World

Resim
Die Mitte der Welt (2016) Center of My World IMDb Film çok derinlikli. Biri erkek biri kız ikiz kardeşler merkezde. İlginçtir ikisi de gay. Ama filmin ana teması cinsellik gibi görünse de aslında bence değil. Dünyanın merkezi ya adı filmin, konusunun merkezi de aslında; aile. Ailenin olmazsa olmazlığı denebilir belki. Mitolojik göndermeler (ikiz kız kardeşinin adı Dianne-yani Dionysos). Psikolojik bakış açısı. Oyunculukların harikalığı. Tam bir Alman ayrıntıcılığına örnek enfes bir film. Louis Hofmann 'ın seyretttiğim diğer harika filmi Freistatt (2015) olduğu gibi yine süper performans. tt4932154

All the Money in the World (2017)

Resim
All the Money in the World (2017) IMDb Dünyanın bütün parası: nedir ki? 1973 yılında başlar film. Petrol’ün dünya siyasetinde en çok belirleyici olduğu yıllar. Bir çocuk kaçırılır Roma’da. Sonra zaman geriye gider 1948, Avrupa’ya Suudi çöllerinden petrolü gemilerle getiren adama döner film. Dünyanın bütün parası, bir filme konabilecek güzel bir isim. Çünkü bu adam dünyanın en zengin adamı. İşte kaçırılan çocuk da onun torunu. Sonra birden Fas’a gidiyoruz 1971. Kaçırılan çocuğun uyuşturucu bağımlısı babası ve en zengin adamın oğlu. O sırada dede San Fransisco’da petrol devi olmuş bile. Para aslında nedir? İktisat dersine girersek para mefhumu tıptaki beyin gibi en zor çözülebilen şey. Temsili birşey ama arkasında bir güç varsa ancak. Yoksa sıfır. Yani aslında siyasi bir şey. İktisat diye bir bilim var mı? Bi resim aslında para. Yani sikke de olsa kağıt para da farketmez. Aslında plastik bir şey. Yok ama var. Fizik dünya dediğimiz doğa dışında, tek gerçek insan. Onun yeri

The Tree of Life (2012)

Resim
The Tree of Life (2012) IMDb Ben dünyanın temelini atarken sen neredeydin? Anlıyorsan söyle Biliyorsan söyle; onun ölçülerini kim belirledi, Ölçü ipini üzerine kim çekti? Kaidesi neyin içine gömüldü, Ya da köşe taşını kim koydu, Sabah yıldızları hep birlikte sevinç çığlıkları atarken, Tüm Tanrı oğulları coşkuyla haykırırken? Eyüp 38:4-7 Bu alıntıyla başlıyor film. Eyüp, sabrın peygamberidir. Ama sonunda O’na karşı gelir. Tanrı’nın cevabı basittir. Ben dünyanın temelini atarken sen neredeydin? Eyüp gücünün yetmeyeceğini anlayarak barışır Tanrı’yla. Bizim kültürümüze bu olay şu darbımeselde anlatılmaya çalışıldığı gibi yansımıştır. Ey cemaat, ah bir bilseniz, Cenab-ı Hak sorgu gününde size neler soracak, neler soracak? Zamanını nasıl harcadın diye soracak, paranı nereye ve nasıl sarfettin diye soracak, ibadetlerini eksiksiz yerine getirdin mi diye soracak, insanlara iyilik ettin mi diye soracak, anana-babana nasıl davrandın diye soracak, yetime yoksu

cheetah ve gazelle

Resim
cheetah ve gazelle güneş ışığını pek almayan sık ve ağaçlarla kaplı bir orman... yeşilin müthiş güzel daha önce görmediğim binlerce tonuyla kaplı her yer... görkemli ağaçları hayranlıkla seyrederken etraf da beni seyrediyor gibi... ayaklarımın altındaki toprak büyülü ormanla birlikte beni içine çekiyor... yapraklarla kaplı yerde yürümüyorum da kayıyor gibi dolaşıyorum... gördüğüm her yeni şey bir öncekinden daha inanılmaz güzellikte... zaman yok... ne karanlık ne aydınlık... ne üzgünüm ne sevinçli... ne yorgunum ne dinlenmiş... ne açım ne tok... ne acı ne zevk... turuncu bir kaya gördüm tam yanında bir ulu ağaç yükselen... kayanın yanına gidip ellerimi sürdüm... sanki yumuşak... oturdum kayanın üstüne ve ağacın kabuklarını elledim bu defa... o da bana dokunuyor gibi... birşeyler anlatıyor sanki orman... anlatmak da değil belki paylaşıyor hem kendiyle hem benimle... o kadar güzel ki öptüm ağacın kabuklarını... o da beni... bir hışırtı duydum arkamda ağacı bırakıp hafifçe dönüp baktı

Bir çöl herşeydir

Resim
Bir çöl her şeydir. Çünkü hiçbir şeydir çöl. Sarıdır kumları. Sarı ölümdür. Ama ölüm de yaşamdır. İkisi birbirine gebedir. Ölümümü bana ver tanrım diye yalvarır, yaşam için insan. Vermez ama tanrı. Çölde sınar. Neye lâyık neye değil diye. İşte o sarıda, o ölümde, o ışıkta, o karanlıkta dolaşa dolaşa varlığını bulur sonunda, bakarken o boşluğa. Vahasını kurar kafasında, düş görür güpegündüz ışığın fazlasında. Mutludur zavallı, yoklukta. İçer kana kana olmayan çağlayanından suyu. Dirilir bütün vücudu, şişen nefsi sevişir kumla. Sular onu cansuyuyla. Bir düşle gelen, hakikat olur bu Can da. Toprak insan olur. Düş'e düşen insandan kalkar yeni bir insan.

Nieuwe Buren (2014-2016) - New Neighbours

Resim
Nieuwe Buren (2014-2016) New Neighbours IMDb Değişik konusuyla dikkat çeken bir Hollanda drama dizisi. Genç ve güzel yeni evli çift Eva ve Peter , çocuk beklediklerinden şehir dışında güzel bir mahallede büyükçe bir eve taşınırlar. Buradaki komşuları oldukça ilginç tipler. Özellikle karşı komşuları olan Rebecca ve Steven fazlasıyla rahat ve marjinaller. Doğum sonrası çocuklarını kaybederler. Bu Eva ’yı da Peter ’i de farklı olsa da etkiler. Peter baba olamamaktadır bu nedenle Eva bir donörden hamile kalmıştır. Bu garip durumlar, Peter ve Eva ’yı rahat komşularına yakınlaştırır. Ama bu yakınlaşma ve iç içe geçen hayatlar ne garipliklere gebedir? tt3996656

Freaks and Geeks (1999-2000)

Resim
Freaks and Geeks (1999-2000) IMDb Şov dünyasında başarı açısından reyting sonuçlarının her zaman işlemeyeceğini gösteren bir örnek olay da bu dizidir sanırım. Amerikan tarzı, gençlik ve aile yaşamı türünde, eşsiz denebilecek dizi sadece 1 sezon ve 18 bölüm, o da ara verilerek yayınlanabildi. Gerçi bölümler uzundu ama yetmedi işte. İçinden bir çok ünlü oyuncu çıkardığı gibi konusu ve anlatım tarzıyla bir çok işlere de kaynaklık ettiğini düşündüğüm bir demir çekirdek. Senaryo zekâ, bilgi, duygu, komedi, dram ve eğlence deposu. Evet her şey var ama hepsi orijinal ve farklı. 80’lerde geçen dizinin ana karakterleri Lindsay Weir ve küçük kardeşi Sam Weir. Onların okul ve aile hayatları ile arkadaşlarıyla ilişkileri çok eğlendirici bir bakış açısıyla ekrana yansıtılıyor. Dizi anlattığı konu için, lise hakkında hatırlayıp da unutmayı seçtiğiniz her şey, sloganını kullanıyor. Karakterler iki ana guruba dahil edilmiş: Ergenliği yaşayan Freaks (ucubeler) ve ergenliğe girmeye ç

Saksı Olmanın Faydaları ~ Stephen Chbosky

Resim
Saksı Olmanın Faydaları  Stephen Chbosky  Kitap lise öğrencisi Charlie'nin bilinmeyen bir arkadaşına yaşadıklarını anlattığı kısa mektuplardan oluşmaktadır. Amerikan lise yaşamına karamsar bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Şiddet, uyuşturucu, acımasızlık yanında Charlie'nın saflığı, temizliği, yaşama umutla bakışı çok güzel harmanlanıyor. Kitabın arka kapağında yazdığı gibi kahramanları tam zıt karakterler olsa da J.D.Salinger'in kült romanı Çavdar Tarlasında Çocuklar 'ı bazı bakımlardan çağrıştırıyor.  Charlie'nin bakış açısını anlamak için yetersiz de olsa iki alıntı ağzınızda bir tat bırakabilir. "Benim bir sorunum var ve ne olduğunu bilmiyorum" "Kendime soruyorum da, neden ben ve sevdiğim insanlar bize hiçmişiz gibi davranan insanları seçiyoruz? Çünkü, hak ettiğimizi sandığımız aşkı kabul ederiz" Romandan uyarlanan filmde ise 15 yaşında sevimli ve naif Charlie'yi (Logan Lerman) çok başarılı bir şekilde oynuyor. Charlie'

Peri Gazozu ~ Ercan Kesal

Resim
 Peri Gazozu Ercan Kesal iletişim Sanatçı da asalak gibi çocukluğundan beslenir. Tarkovski ~~~ … İbrahim sabah erken kalktı. Eşeğine palan vurdu. Yanına oğlu İshak’ı da alarak, Tanrının kendisine bildirdiği yere doğru yola çıktı. Üçüncü günün sonunda gideceği yeri gördü. Adak için hazırladığı odunları oğlu İshak’ın sırtına yükledi. Ateşi ve bıçağı kendisi aldı. Biraz yürüdüler. İshak sırtında odunlar, etrafına bakındı ve: “ Baba,” dedi.   “ Evet oğlum,” diye cevap verdi İbrahim.   “ Ateş burada. Odun da sırtımda. Ama, adaklık kuzu yok. Keseceğimiz kuzu nerede baba?” İbrahim sustu.   … … Hazreti İbrahim, oğlunun “ kuzu nerede?” sorusuna bir an sustuktan sonra, şöyle cevap verir: “ Kuzuyu Tanrı verecek oğlum” Benim sorum daha kolay:   “ Bizim kalplerimize insanlığı kim verecek?” devamı Kurban "Bütün yazdıklarımın kaynağı deneyimlerimden başkası değildir.  Asıl dert, bunlarla nasıl bir ilişki kurduğum? Eğilip her seferinde bak

Wenecja (2010) - Venice

Resim
Wenecja (2010) Venice IMDb Wlodzimierz Odojewski'nin kısa öykülerine dayanan film, 2. Dünya Savaşı'nda Polonya'da geçiyor. Hayali Venedik’e gitmek ve aşk hakkında konuşmayı öğrenmek olan on bir yaşındaki Marek filmin kahramanı. Askeri bir yatılı okulda okumaktadır ve üst sınıfa mensup bir ailesi vardır. 1939 yılı savaş zamanı Polonya’da yaşanan sıradan yaşamlar ince ince işleniyor. Yavaş tam da doğu avrupa sinemasına özgü bir akışla ilerliyor film. Güzel çekimler, manzaralar ve insan yüzleri eşliğinde. Bir anlamda kadınlar ve çocuklar gözünden savaşa bakış da denebilir olan bitene. Marek ’in en sevdiği oyuncağı bir Venedik maketi. Bütün meydanlarını, kiliselerini, en iyi dondurmacının nerede olduğunu bilir. Yaşamayı düşlediği yere anne ve babasıyla gitmeyi beklerken, savaş babasını ve abisini çağırır, annesi ise bambaşka bir alemdedir. Onu bir kır evinde yaşayan teyzesinin ve kız kuzenlerinin yanına gönderirler. Orası Venedik’e çok uzak olsa da hayaller

Departure (2015)

Resim
Departure (2015) IMDb herşeyi bilerek doğarız, öğrenmek sadece bunları hatırlamaktır İngiliz bir ailenin on beş yaşındaki oğlu Elliot filmin kahramanı. Eşyaları toparlayıp, evlerini satmak üzere annesiyle Güney Fransa’da bir köydeki yazlıklarına gelirler. Büyümek yeterince zorken, ayrılmakta olan bir ailede büyümek çok daha zor bir süreç. Üstelik Elliot edebiyat tutkunu, şiir ve oyun yazan, yazar olmak isteyen biri. Bu demektir ki kırılgan bir yapıya sahip. Ama hep asker ceketiyle dolaşır. Kayıp bir asker gibi. Yemyeşil büyülü Fransa kırsalında dolanırken, barajda, yasak yerde, yüzen kendi yaşlarındaki Clément ’i görür ve muhtemelen ona vurulur. Ondan sonra da peşinden ayrılamaz. Sakin Elliot ’un tersine Clément , vahşi, teklifsiz ve içgüdüseldir. Zıt kutuplar. Biri şair bir asker, diğeri aldırmaz çekici bir gönülçelen. Anne ve oğlun yaşamına fena girer bu oğlan. O kadar ki Elliot ’un annesinin bile aklını başından alır.  Film başlarken Elliot ’un bir iç konuşması, se

Les Quatre Cents Coups (1959) - The 400 Blows

Resim
Les Quatre Cents Coups (1959) The 400 Blows IMDb François Truffaut’nun yirmi yedi yaşında çektiği ilk uzun filmi. Çekildiği zamanın Paris’inde enfes bir kameranın gözünden Eyfel’in etrafında dolanarak başlıyor şölen. Siyah beyaz yapraksız ağaçlar, soğuk insansız binalar. Daha ilk sahnelerde değişik bir şeyleri, değişik bir şekilde anlatacağını hissettiriyor film. Bu nedenle Fransız sinemasında yeni dalga akımın öncüsü sayılıyor. Filmin ismi Fransızca’da, okulu kırmak anlamına geliyormuş. on yaşlarındaki Antoine Doinel (Jean-Pierre Léaud) gözünden bakıyoruz dünyaya. O nedenle kamera oldukça oynak, haraketli ve eğlenceli. İlk sahnede sınıfta ders sırasında elden ele dolaşan çıplak bir kadın resmi tam Antoine ’un elindeyken yakalanıyor öğretmene. Ceza olarak ödev veriyor öğretmen. Antoine ’un ev yaşamı da pek iyi değildir. İlgisiz ve sevgisiz bir anne ve nispeten iyi ama üvey bir baba. Bu şartlar altında ödevi de yapamayınca ertesi gün okuldan kaçıyorlar en samimi arkadaşı

Çavdar Tarlasında Çocuklar ~ J. D. Salinger

Resim
Çavdar Tarlasında Çocuklar  J. D. Salinger Efsane ve gizemli yazar, J.D. Salinger'ın kült kitabı (bu kitap için kült bile yetmiyor) Çavdar Tarlasında Çocuklar… Bu kitap neden kült plus biraz kelâm etmeme izin verin. Bir iki alıntı, Baş ve tek kahramanımız, daha doğrusu anti-kahramanımız Holden Caulfield, " Herhalde kiliseden yeni çıkmış olan bir aile hemen önümden yürüyorlardı; baba, anne ve altı yaşlarında küçük bir çocuk. Biraz yoksul gibiydiler. Babanın başında, yoksul heriflerin havalı görünmek için giydikleri o inci grisi şapkalardan vardı. O ve karısı, çocuğa hiç dikkat etmeden filan,öyle yürüyorlardı. Çocuk müthişti. Kaldırımda yürümüyordu, inmiş sokakta yürüyordu, ama kaldırımın hemen dibinden. Dümdüz bir çizgide yürüyormuş gibi yapıyordu, çoğu çocuklar gibi, ve durmadan, 'yakalarsa birini biri, çavdarlar arasında' şarkısını söylüyordu. Güzel bir sesi vardı. Üstelik şarkıyı felaket iyi söylüyordu, anlıyordunuz. Arabalar yanından vızır vızır ge