Çavdar Tarlasında Çocuklar ~ J. D. Salinger


Çavdar Tarlasında Çocuklar 
J. D. Salinger

Efsane ve gizemli yazar, J.D. Salinger'ın kült kitabı (bu kitap için kült bile yetmiyor) Çavdar Tarlasında Çocuklar…

Bu kitap neden kült plus biraz kelâm etmeme izin verin. Bir iki alıntı, Baş ve tek kahramanımız, daha doğrusu anti-kahramanımız Holden Caulfield,

" Herhalde kiliseden yeni çıkmış olan bir aile hemen önümden yürüyorlardı; baba, anne ve altı yaşlarında küçük bir çocuk. Biraz yoksul gibiydiler. Babanın başında, yoksul heriflerin havalı görünmek için giydikleri o inci grisi şapkalardan vardı. O ve karısı, çocuğa hiç dikkat etmeden filan,öyle yürüyorlardı. Çocuk müthişti. Kaldırımda yürümüyordu, inmiş sokakta yürüyordu, ama kaldırımın hemen dibinden. Dümdüz bir çizgide yürüyormuş gibi yapıyordu, çoğu çocuklar gibi, ve durmadan, 'yakalarsa birini biri, çavdarlar arasında' şarkısını söylüyordu. Güzel bir sesi vardı. Üstelik şarkıyı felaket iyi söylüyordu, anlıyordunuz. Arabalar yanından vızır vızır geçiyor, frenler cayır cayır ötüyor ve o kaldırımın dibinden yürüyor, 'yakalarsa birini biri, çavdarlar arasında,' şarkısını söylüyordu. Öyle hoşuma gitti ki. Artık pek fazla moral bozukluğu hissetmiyordum"


ekşi sözlük'ten katil ciguli entry'sine göre kitap;

" sallamayan ve sallanmayan bi adamın romanı? aylaklığı öğreten roman? tüyü bitmemiş, bunalımlı, sancılı gencin romanı? conspiracy theory'de mel gibson'ın elinde olmadan saplantı şeklinde sürekli satın aldığı fakat hiç okumadığı roman? yalnızlığın romanı? ölen kardeşin romanı? koanların romanı? bunalımın ve kasıntının romanı? yıkımın ve sarsıntının romanı? çaresizliğin, pezevenge bi yumruk atamamanın romanı? aramaya cesaret edilemeyen kızın romanı? salinger'in tek romanı? holden caulfield'ın romanı?"

Ve kitabın genel dünyaya bakış açısı, harika;

" İnsanlar hep yanlış şeyleri alkışlıyorlar. Ben piyanist olsaydım gider bir kenefe kapanır öyle çalardım"

Kitabın adı ilk bakışta anlaşılamasa da, onun da cevabı var tabii;

“ Her neyse, hep büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta -yetişkin hiç kimse, yani- benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum, ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim. Biliyorum, bu çılgın birşey”


Yine kitapta, bir aile dostları olan bay Antolini, Caulfield'e öğüt veriyor, bir psikanalistten duyduğu cümleyi aktararak;

" Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir, olgun insanın özelliği ise bir dava uğruna gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesidir"

Bütün savaşlarda neden gençler ölür? İhtiyar, asker ve politikacılar da rahat koltuklarında otururken: işte cevabı da buydu.


"Pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. Bildiğim tek şey; size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. Bizim Stradlater'ı ve Ackley'i bile, sözgelimi. Sanırım o lanet Maurice'i bile özlüyorum. Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra."

Çavdar Tarlasında Çocuklar, Salinger'ın tek romanı. Ergenlik çağının içinde, yetişkin dünyanın düzenine karşı isyankar bir çocuğun, bir Noel öncesi başına gelenler... Bu sürecin bir psikiyatri kliniğinde noktalanışı. Holden Caulfield'in masumiyet arayışının iç burkucu romanı. Belki de Salinger'ın. 993'te Franny ve Zoey ile Dokuz Öykü adlı kitaplarını yayımladığımız Salinger, 1963'ten buyana yeni bir yapıt yayımlamamasına ve neredeyse efsane haline gelmiş bir gizlilik içinde yaşamasına karşın, dünya edebiyat gündemindeki yerini hep koruyor.

yky tadımlık

Şansım varmış. Birden aklıma bir şey geldi, bunun, oradan defolup gittiğimi iyice anlamama epey faydası oldu. Birdenbire o günü hatırladım; ben, Robert Tichener ve Paul Campbell, hep birlikte idare binasının önünde top koşturuyorduk. İyi çocuklardı, özellikle Tichener. Akşam yemeğine az kalmış ve dışarda hava iyice kararmıştı. Ortalık daha da karardı, artık topu bile zor görebiliyorduk, ama kimse oyunu bırakmak istemiyordu. Sonunda bırakmak zorunda kaldık. Bay Zambesi, şu biyoloji öğretmeni, idare binasının o penceresinden kafasını çıkarmış ve bize yatakhaneye gidip yemek için hazırlanmamızı söylemişti. Ama yine de, böyle saçmalıkları hatırlayarak, her ihtiyacım olduğunda veda duygusunu yaşayabilirdim Ğen azından çoğu zaman. Ne yaşayacaksam yaşadıktan sonra, tepenin öte yanından aşağıya, bizim Spencer'ın evine doğru koşmaya başladım. Kampüste oturmuyordu. Evi Antony Wayne Caddesi'ndeydi. Ana kapıya kadar tüm yolu koşarak geçtim, sonra soluklanmak için bir saniye durdum. Şişip kalırım böyle, doğrusunu isterseniz: her şeyden önce, çok sigara içiyorum; yani içiyordum. İçirtmiyorlar artık. Dahası, geçen yıl tam on altı buçuk santim birden boy attım. Tüberküloz filan kapmamın ve tüm bu lanet çekap zımbırtıları için buraya gelmemin nedeni de o zaten. Aslında oldukça sağlıklıyımdır.



Hamiş;

Ben genelde filmlerle ve kitaplarla ilgili olumsuz eleştiri yapmayı pek sevmem. Çünkü yazıp çizdiğimiz konular yaratıcı alanlarla ilgili. Birinin yarttığı şeyi beğenmiyorsan yaklaşma zihniyetinde bir insanım zahir. Kitabın ilk çevirisinin adı Gönülçelen. Bu arada millet de bu isme bayılıyor. Bence muhtemelen ya kitabı okumamışlar ya da hiç anlamışlar. “Çevirmen kitaptan bunu anlamış” da denemez mazur göstermek için çünkü kitap en ağırından bir dram Gönülçelen ne yani, kim kimin gönlünü çelmiş. Sonradan kitap Çavdar Tarlası Çocukları ismiyle çevrildi neyse ki.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Night Flight (2014) - Ya-gan-bi-haeng

Brotherly (2008) - Kısa Film

Bouwdorp (2014) - Scrap Wood War