cheetah ve gazelle


cheetah ve gazelle

güneş ışığını pek almayan sık ve ağaçlarla kaplı bir orman... yeşilin müthiş güzel daha önce görmediğim binlerce tonuyla kaplı her yer... görkemli ağaçları hayranlıkla seyrederken etraf da beni seyrediyor gibi... ayaklarımın altındaki toprak büyülü ormanla birlikte beni içine çekiyor... yapraklarla kaplı yerde yürümüyorum da kayıyor gibi dolaşıyorum... gördüğüm her yeni şey bir öncekinden daha inanılmaz güzellikte... zaman yok... ne karanlık ne aydınlık... ne üzgünüm ne sevinçli... ne yorgunum ne dinlenmiş... ne açım ne tok... ne acı ne zevk... turuncu bir kaya gördüm tam yanında bir ulu ağaç yükselen... kayanın yanına gidip ellerimi sürdüm... sanki yumuşak... oturdum kayanın üstüne ve ağacın kabuklarını elledim bu defa... o da bana dokunuyor gibi... birşeyler anlatıyor sanki orman... anlatmak da değil belki paylaşıyor hem kendiyle hem benimle... o kadar güzel ki öptüm ağacın kabuklarını... o da beni... bir hışırtı duydum arkamda ağacı bırakıp hafifçe dönüp baktım... bir çita bana bakıyor ona doğru döndüm yavaşça yaklaşmaya başladı... çok zayıf olduğu için yürürken hangi ayağını öne atarsa o ayağının kemiği yükseliyor omuzundan sonra diğeri... inanılmaz bir uyum ve estetik... şaşkın ve büyülenmiş seyrediyorum bana doğru gelişini... hiç korkmuyorum... iyice yaklaştığında gözlerinin altından başlayıp yanaklarına inen siyah çizgileri yakından gördüm... gözyaşı gibi süzülüyorlar simsiyah... böyle bir güzellik olabileceğini düşünemezdim... elimi uzatıp burnundan alnına doğru okşadım... gözlerini kıstı okşanmaktan memnun olduğunu belirtmek için... iki elimi de uzatıp kulaklarını ve kafasını sevdim... bana iyice yaklaşıp kafasını omuzuma koydu... boynuna sarıldım... ön ayaklarını kaldırıp omuzuma koyunca taşın üzerinden devrildim yere... üstüme çıktı sımsıcak hem sert hem yumuşacık vücudu tatlı bir ağırlık yaptı ve ben çıplak olduğumu farkettim... bacaklarımın arasına girdiğinde yuvarlanmaya başladık eğimli zeminde... bir o üstte bir ben... durduk bir ağaca çarparak... birbirimizin içinde olduğumuzu hissettim... bir ceylan bizi seyrediyordu uzaktan... ceylan da yanaşınca... gördüm gözlerinden başlayıp aşağı uzanan o güzelim siyah sürme onda da gözyaşı gibi akıyor aynı... suratlarının güzelliği nasıl da benziyor birbirlerine... kardeş gibiler sanki... cheetah ve gazal... ama biri av biri avcı... ilk katil bir kardeşti değil mi?..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Night Flight (2014) - Ya-gan-bi-haeng

Brotherly (2008) - Kısa Film

Bouwdorp (2014) - Scrap Wood War