Cinsiyet ve Psikanaliz ~ Sigmund Freud
Cinsiyet ve Psikanaliz ~ Sigmund Freud
(çev. Selahattin Hilâv)
I- Uygar Cinsel Ahlâk ve Çağımızın Sinir Hastalıkları (1908)
[…] Genel olarak, bugünkü uygarlığımız, içgüdülerin ortadan kaldırılmasına dayanmaktadır. Her birey, kendi benliğinin bir parçasından vazgeçmek, yani kendisinin herkesten daha güçlü olduğu duyuşunu ya da kişiliğindeki saldırgan ve intikamcı yanları bir yana koymak zorundadır. Uygarlığın ortaklaşa maddi ve manevi zenginliği bu vazgeçişlerden doğmuştur. […]
Bu vazgeçiş içindeki tek tek ilerleyişler din tarafından yasalaştırılmıştır ve kutsallaştırılmıştır. Çünkü dinde, tek tek insanların yüzçevirdiği içgüdüsel tatminler, Tanrıya birer fedakârlık gibi sunulmuş ve böylece elde edilen ortak zenginlik “kutsal” olarak tanıtılmıştır. Maddi ve manevi yapısı dolayısıyla, içgüdülerini aynı şekilde ortadan kaldıramayan kimseler ise toplum karşısında bir “suçlu” ya da “kanun dışı” haline gelmiştir. […]
[…] … cinsel içgüdü, uygarlık çalışmaları için olağanüstü bir enerji sağlar. Bunu yaparken amacını değiştirmiş olduğu halde şiddetinden hiçbir şey kaybetmediğini de gösterir. […] (bu amaç, artık cinsel bir amaç değildir ama, yine de ilk amaç ile ruhsal bir bağlantısı vardır) […] … [buna] yücelme (sublimation) yatkınlığı diyoruz. […]
Ama bu yerdeğiştirme sürecini sonsuza kadar ulaştırabilmemiz kabil değildir. Bu, kullandığımız makinelerde ısıyı, sonsuz olarak mekanik enerjiye çevirememize benzeyen bir durumdur. […]
Cinsel içgüdülerin temel bakımından, üreme amacına hizmet etmekten çok, özel birtakım zevklerin duyulması amacına yönelmiş olduklarını kabul edecek olursak, düşünce açımız adamakıllı genişlemiş olur. Cinsel içgüdünün bu özelliği, sadece üreme organlarından değil, vücudun öteki parçalarından da (erotojenik bölgeler) zevk duyma biçiminde ortaya çıktığı zaman açıkça görülür. […] … bu aşama uzayacak olursa, cinsel içgüdü daha sonra hiç bir işe yaramayan ve denetlenemeyen bir güç haline gelir. Eğitimin sonucu olarak, cinsel içgüdü daha sonraları, auto-erotism aşamasından nesne-sevgisi aşamasına geçer. […] … Demek ki, kültürel çalışmalara yarayan güçlerin çoğu, cinsel uyarmanın sapık (perverse) ögeleri diye adlandırılan ögelerden elde edilmektedir. […]
Cinsel perhiz yapan bir sanatçı düşünmek bir hayli güç olduğu halde, cinsel işlerden elini ayağını çekmiş bir bilgin düşünmek pek güç değildir.
II- Cinsiyet Teorisi Üzerine Üç Deneme (1905)
Birinci Deneme - Cinsel Sapışlar
[…] Belki de cinsel içgüdü, nesnesinden büsbütün bağımsızdır ve bu nesneden gelen uyarmalardan (stmuli) doğmamaktadır. […]
[…] Uygarlıkla birlikte gelişen vücudu örtme ve saklama eğilimi, cinsel merakı sürekli olarak kışkırtır ve cinsel nesnenin bir bütün olarak ortaya çıkarılması için, onun örtük ve gizli yanlarını ortaya koymak istediğini uyandırır. Bu merak, cinsel organlardan, vücudun bütününe yönelirse, sanat yüceltmelerinin (sublimation) ortaya çıkması kabildir.
İkinci Deneme - Çocuk Cinselliği
...
Üçüncü Deneme - Ergenlikte Ortaya Cıkan Değişimler
Sigmund Freud (d. 6 Mayıs 1856, Příbor, Moravya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu (bugün Çek Cumhuriyeti) - ö. 23 Eylül 1939, Londra, Birleşik Krallık), psikanaliz kurucusu olan Avusturyalı nörolog. Kişiliğin 5 farklı dönemden geçerek geliştiğini öne süren Psikanalitik kuramın kurucusudur. Bir psikoterapi tekniği olarak psikanaliz, hastaların zihinsel süreçlerinin bilinçdışı unsurları arasındaki bağlantıları ortaya çıkarmaya çalışır. devamı
Yorumlar
Yorum Gönder